Bıçak Kemiğe Dayanınca !

Bıçak Kemiğe Dayanınca!

Kısayol tuşları her zaman işe yaramaz.

Yaz sıcaklarının epeyce yükseldiği bugünlerde kimi zaman yağmur, kimi zaman sert rüzgar, kimi zaman da pırıl pırıl bir güneşle baş başa kalıyoruz. Sonbahar’ a yaklaşıyoruz. Aman ha Barış Manço’ nun “Nane Limon Kabuğu” şarkısını dinlemeden Sonbahar’ a girmeyin. Hastalıklara karşı faydalı tariflerise şarkının sözlerinde.

Bu ay ki yazımda sizlerle bizim coğrafya insanlarının çok sık kullandığı “Kısayol/Short-Cut”konusunu paylaşmak istiyorum :

 

Ne zaman şirketlerde önemli konularda işler çıkmaza girmeye başlarsa, bizim yöneticiler ve ya patronlar “yok mu bu işin bir olur yanı”diye hemen değişik kanalları zorlayarak çözümler aramaya başlarlar. Oysa son dakika golü yemek yerine o durum yaşanmadan önceki adımları sağlamatsalar daha iyi olmaz mı ? Olmaz efendim.

Çünkü bizler bu coğrafyanın insanları olarak ekmeğinden midir ? suyundan mıdır ? bilinmez ama her işi son dakika yapmayı seviyoruz.

Bu arada planlı ve programlı çalışanlara da haksızlık etmemekle beraber 16 yıllık eğitmenlik ve danışmanlık deneyimim bu planlı ve programlı çalışanların %20 civarında olduğunu gösteriyor.

 

Covid 19 krizi tüm sektörlerde yeni normale alışmayı tetiklerken alışveriş merkezleri ve perakendecilerin daha tansiyonlu bir iş hayatı yaşamasına neden oluyor. Bir anda alış-veriş merkezlerine gitmek yasaklanırken diğer yandan serbest bırakılıyor. Öyle dinamik bir süreç yaşanıyorki tüketiciler de perakendeciler de alış-veriş merkezleri yönetimleri de gerçekten bu kriz sürecini yönetmekte zaman zaman zorlanıyor. Kişisel düşüncem ise bu süreci birçok ülkeye göre çok iyi organize ettiğimiz  yönünde.

 

Krizlerle birlikte gelişen olaylara plansızlık ve programsızlık açısından bakarsak,

 

  • Krizlerle çok fazla haşır-neşir olan bir ülkeyiz; bir kriz planınız var mı ?

 

  • Stratejik olarak ekonomik göstergelere göre şirketinizin finansal “kötü durum senaryosu” var mı ?
  • Gerçek verilerle gerçek durumu yansıtan bir bütçe ve planlama ile çalışmaya alışık mısınız ? Yoksa, herhangi bir bütçeye bağlı kalmaksızın şirket için harcama yapmak daha mı kolay geliyor?

Krizlerle birlikte gelişen olaylara plansızlık ve programsızlık açısından bakarsak,

  • Krizlerle çok fazla haşır-neşir olan bir ülkeyiz; bir kriz planınız var mı ?
  • Stratejik olarak ekonomik göstergelere göre şirketinizin finansal “kötü durum senaryosu” var mı ?
  • Gerçek verilerle gerçek durumu yansıtan bir bütçe ve planlama ile çalışmaya alışık mısınız ? Yoksa, herhangi bir bütçeye bağlı kalmaksızın şirket için harcama yapmak daha mı kolay geliyor?
  • Modern pazarlama araçlarını kullanmayı iyi bilen bir ekibe sahip misiniz?
  • Dijital pazarlamayı sadece “instagram ve facebook” olarak düşünenlerden misiniz ?
  • Yoksa çevrenizde sürekli her konuyu bildiğini iddia eden ilgisiz kişilerden görüş alıp, ekibinize uygulamaya ve uygulatmaya mı çalışıyorsunuz?

Bu  maddelere sizler de eklemeler yapın lütfen.

Bunları sizlere yazarken dikkatinizi çekmek istediğim konu net olarak şu :

Yöneticiler ve patronlar olarak değişik konularda eyleme geçmeyi severiz. Konu işlerle ilgili sağlam altyapı çalışmalarını düzenlemeye gelince “yıllardır biz böyle yapıyoruz, eski köye yeni adet gerekmez!” diyerek emek, zaman, para ve bilgi harcayarak yapılması gereken işleri erteleyebiliyoruz.

Ama ne zamana kadar ?  Son dakikaya kadar!

İşte o son dakika gelince, emek, zaman, para, bilgi harcayarak yapılması gereken işler tamamen popüler kültür tutumuyla yapılıp, sonrasında beklenen sonuçlar alınamayınca da büyük bir kriz patlıyor ve şirkette ortalık toz duman!

Ben diyorum ki, şirketinizde işleri yaparken emek, zaman, para ve bilgi harcayın. Neden mi?

Bıçak kemiğe dayanmasın diye.

Yani, şimdi tam zamanı :

  • Ekibinizle düzenli bilgi akışı içeren kısa ve etkili toplantılar yapın.
  • Kriz senaryolarınızı aynı bir film senaryosu hazırlar gibi hazırlayın ve mutlaka yazarak çalışın.
  • En kötü senaryodan iyimser senaryolara kadar kriz planları hazırlayın.
  • İşinin uzmanlarından destek alın, herkesten değil.
  • Ekibiniz ile bu konuları çalışırsanız, onların da konuyu sahiplenmesini, şirketi sahiplenmesini olumlu yönde tetiklemiş olursunuz.
  • Krizlerle karşılaştığınızda kesinlikle gemiyi ilk terk eden siz olmayın. Liderliğinizi, yöneticiliğinizi bu noktada tam anlamı ile sergileyin.

Hepinize sevdiklerinizle birlikte sağlıklı ve güzel günler diliyorum.

Saygılarımla,

Fırat ÇAPKIN

Eğitmen I Yazar I Konuşmacı