“Türlü nedenlerle ekibinizi ihmal etmeyin”
Sanırım pastırma yazını bu sene göremeden direkt serince bir sonbahara yaşayacağız. Covid 19 un dalgalanma etkisi tüm dünyada devam ederken bizler yine işimizin başında çalışmaya, bilgi üretmeye ve paylaşmaya devam ediyoruz.
Artık sizlerin takip edip okuduğu Mall and Motto dergisi için yazı yazmaya alıştım sayılır. Özellikle Sevgili Serhat Türkkan’ın da üretkenliği, enerjisi ve krize meydan okuması beni ve sizleri de harekete geçme konusunda olumlu etki yaratıyor diye düşünüyorum, ne dersiniz?
21 Eylül ve 25 Eylül tarihlerinde yeni eğitim vermeye ve yönetim danışmanlığı yapmaya başladığım iki ayrı şirkette bir birine benzer olaylar yine tekrar edince, gözlemlerimi sizlerle paylaşmak istedim; hazır mısınız ? Kahvelerinizi yada çaylarınızı aldınız mı?
2004 yılından beri lokal ve global ölçekte faaliyet gösteren şirketlere eğitim veriyor ve yönetim danışmanlığı yaparak şirketlerin geleceklerine yön vermek için çalışıyorum. Şirketlerde her gün çok sayıda sorunlar yaşanıyor. Bunlardan biri de yöneticilerin ekipleri olan dialog eksikleri!
Özellikle Covid 19 ile beraber tüm şirketlerde yaygınlaşan uzaktan çalışma sistemi avantajlı yönleri olmakla beraber dezavantajlı yönleri ile karşımıza çıkıyor. Yani aslında yaşamın içinde her an karşılaştığımız ikilemde kalma durumu ileyine karşı karşıyayız.
Müşterimde yaşanan dialoğu sizlerle paylaşıyorum :
- Çalışanlardan biri geliyor ve yöneticisine, ben gidiyorum, yeter artık sıkıldım! diyor. Bunun karşılığında yöneticisi soruyor :Neden ? ve Nereye gidiyorsun ? Ne oldu?
- Cevap :İşte gidiyorum, çok kızdım!
Tam gidecek iken bir şekilde bir çayi çelim, dur ayak üzeri konuşalım, nedir sorun? diye tekrar hamle yapan yönetici arkadaşımız, 30 dakikalık bir toplantı sonrasında kızıp gitmek isteyen ekip arkadaşı, şirkette kalmaya ve çalışmaya karar veriyor. Ayrıca olay sonrasında da yöneticisine vakit ayırıp konuştuğu, destek olduğu için yüzlerce kez teşekkür ediyor.
Peki ne oldu ? da kaldı. Ne oldu da siniri ve öfkesi dindi?
Bu ve benzeri olaylarla sizler de karşılaşmış olabilirsiniz. Bahsettiğim üzere ben de sıkça karşılaşıyorum. Şirketlerde bu ve benzeri durumlar yaşanırken karşılıklı olarak yaşanan stres ise cabası. Bu stres önce kendine, sonra size ve sonra da tüm diğer çalışanlara dolaylı ve ya doğrudan yansıyor.
Bu gibi olaylara karşı çok kolay uygulayabileceğiniz bir yöntemden bahsedeceğim :
Ekibinizdekilerle düzenli olarak iletişim kurup onların ihtiyaç duydukları anda sorunlarını çözmek yerine, onlara düşünmeyi ve problemler oluşmadan nasıl önlenebileceğini öğretiyor musunuz ?
Ekip arkadaşlarınızın yaşadıkları ve yayaşayabilecekleri problemler dolaylı olarak size etki eder. Bu durum da istenmeyen bir durumdur. Onların performans düşüklüğü demek sizin performans düşüklüğünüz anlamına gelir. Bu ve benzeri etkenleri göz önünde bulundurarak, ekip arkadaşlarınızla bilgi ve deneyim paylaşımı temelli, düzenli ve kısa sohbetler yapın. Onları yalnız bırakmayın. Tabiki psikolog gibi davranmamakla beraber birbirinize ihtiyacınız olduğunu ve sorunları dayanışma yoluyla da çözebileceklerini hatırlatın.
Unutmayın ! Ekibiniz ne kadar iyi iseniz de o kadar iyisiniz.
Yazının başlığı ne alaka diye düşünenler olabilir. Onu da açıklamak isterim :
Bizim evde çiçeklerimiz var. Onlara genellikle iyi bakıyoruz. Yazın tatilden döndükten sonra baktım ki hepsinin rengi solmuş; toprakları kurumuş, hatta bazılarından kötü kokular geliyor. Hemen temizleyip, suladım. Biraz bekledim tekrar suladım. Baktım ki ertesi gün yarısının rengi yerine gelmiş. Kalan yarısı ise …
Yani şunu söylemek istiyorum :Çiçekler susuz kalmasın! Solar, kurur ve giderler. Ekibinizdekilerin de başına aynı şey gelmesin. Zaman varken onlarla konuşun, onlara vakit ayırın ve destek olun. Böylelikle hep birlikte hem ekip olursunuz hem de birlikte kazanırsınız.
Hepinize sevdiklerinizle birlikte sağlıklı ve güzel günler diliyorum.
Saygılarımla,
Fırat ÇAPKIN
Eğitmen I Yazar I Konuşmacı